Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından Türkiye’de hayata geçirilen, şirketlerin yönetim kurullarında ve üst yönetiminde kadın oranının yüzde 30’a yükseltilmesini amaçlayan küresel Yüzde 30 Kulübü Kampanyası üyeler kokteyli 29 Mart 2018, Perşembe akşamı Raffles Otel’de gerçekleşti. 

Toplantının açış konuşmasını Yüzde 30 Kulübü Türkiye Başkanı Ahmet Dördüncü yaptı. Ahmet Dördüncü, henüz çocuk olan kulübün geleceğinden ümitli olduklarını belirtti. Belirlenen hedeflere öngörülenden daha kısa sürede ulaştıklarının altını çizdi.

Ahmet Dördüncü, “Türkiye gibi nüfusunun yüzde 50’si kadın yüzde 50’si erkek olan bir toplumda, kadınların kalifikasyonlarının geride olduğunu söylemek mümkün değil” dedi.

Yüzde 30 Kulübü Türkiye Yönlendirme Komitesi Başkanı Melsa Ararat, kampanyanın başlatılmasından bu yana yaşanan gelişmeleri aktardı. Gelecek dönemde sektörel komiteler kurarak çalışmalarını sürdüreceklerini sözlerine ekledi. Kulübün hedeflerine de değinen Melsa Ararat, 2025 yılında BIST 100 şirketleri içinde, yönetim kurullarında kadın olmayan şirket kalmamasını hedeflerini belirtti. Bağımsız Kadın Direktörler veri tabanında yaklaşık 300 kalifiye yönetim kurulu üyesi kadın adayın bulunduğunu belirten Melsa Ararat, bu sayıyı artırmaya çalışacaklarını ifade etti. Ayrıca, Yüzde 30 Kulübü üye sayısını da artırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

 

Yüzde 30 Kulübü Başkanı Brenda Trenowden, İngiltere ve dünyadaki uygulamaları anlattı. Trenowden, yönetim kurullarında kadınların var olması kadar, CEO seviyesinde de kadınların varlığının önemine değindi. Üç temel grubu etkilemeye çalıştıklarının altını çizen Brenda Trenowden, bunların, FTS 100 şirketlerinin insan kaynakları yöneticileri, devlet ve politika yapıcılar ile kurumsal yatırımcılar olduğuna dikkat çekti.

Kamuoyu araştırma şirketi KONDA’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Türkiye’nin hem sanayi toplumu hem de bilgi toplumu olmanın problemlerini aynı anda yaşadığını belirterek sözlerine başladı. Sanayi toplumu olarak, kalkınma ve modernleşmeyi kastettiğini belirten Ağırdır, Türkiye’nin henüz sanayi toplumunun temel sorunlarını hala çözemediğini söyledi. Modernleşmenin toplumsal bir dönüşüm olduğunun altını çizen Bekir Ağırdır, bunun zihin haritalarının değişmesi anlamına geldiğini belirtti.

Bilgi toplumunun demokratikleşme ve küreselleşme olmak üzere iki temel hedefi olduğunu söyleyen Ağırdır, “Bugünün hayatının ritmi farklı ve onun getirdiği bütün zihin dünyası da farklı. Biz bu dört hedefi ortak bir ütopya, ortak bir iddiaya inanarak yaşamıyoruz. Biz demokratikleşmeyi devletin dönüşümünü konuşuyoruz. Toplumun dönüşümünü konuşmuyoruz. Toplumun dönüşümünün önündeki zihinsel engeller, kadın meselesinden beslenen engeller. Dönüşüm sadece kılık kıyafet meselesi değil. Hukukun üstünlüğüne inanç, karşılıklı güven, birlikte iş yapma kültürü bir sürü başka alan var. Biz bu konularda sorunları olan bir toplumuz. Dönüşümde asıl peşinde olmamız gereken bu. Dolayısıyla kadın meselesinin hem bu sözünü ettiğim dörtlü sürece değen bir tarafı var. Hem de toplumsal dönüşüme değen bir tarafı var. Evinde demokrat olmayan sokakta, iş yerinde vb demokrat olamıyor. Kadın meselesi evrensel bir mesele. Asıl önemlisi, kadınların yönetimde yükselmesinin ilginç tarafı, bu erkek egemen zihin dünyasının kırıldığı yer. Bilgi toplumu, aklın, bedenin ve gönlün bir arada çalıştığı bir yer. Bugünün hayatı daha karmaşık, daha çok boyutlu. Dolayısıyla kompartımanlar halinde çalışan erkek beynine göre değil. Aklı, zihni, bedeni aynı anda çalışan kadına daha yatkın. 50 sene sonra kadın egemenliğinin var olduğu bir bilgi toplumu ve dünya yaşayacağız.” dedi.